Son araştırmalar, yaygın olarak satılan şişelenmiş suyun önceden bilinenden çok daha fazla miktarda nanoplastik içerebileceğini ortaya çıkardı. İnsan saçının genişliğinin sadece bir kısmını ölçen bu parçacıklar o kadar küçüktür ki, standart mikroskoplarla tespit edilmekten kaçınırlar. Bu bulgu, şişelenmiş su tüketimiyle ilişkili potansiyel sağlık riskleri konusunda endişeleri artırıyor.
2022 yılında Tayvan’da, plajlarda atılmış plastik su şişelerinin varlığı, plastik su şişesi endüstrisinin artan çevresel etkisini vurguladı. Ancak yeni çalışma, odağı, insan dokularına nüfuz edebilen ve potansiyel olarak vücutta zararlı kimyasallar taşıyabilen nanoplastik parçacıkların sağlık üzerindeki etkilerine kaydırıyor.
Bir litre suyu analiz eden araştırmacılar, çoğunluğu nanoplastik olmak üzere ortalama 240.000 plastik parçacığı keşfetti. Bu parçacıklar, su kaynaklarını kirlettiği bilinen mikroplastiklerden daha küçüktür. Mikrometreden küçük parçacıklar olarak tanımlanan nanoplastikler, vücuttaki hücresel yapılara sızma yetenekleri nedeniyle daha sinsi bir kirlilik biçimini temsil ediyor.
Penn State Behrend‘de sürdürülebilirlik uzmanı olan Sherri “Sam” Mason, araştırmayı derinliği ve yeni içgörüleri nedeniyle övdü. doğrudan buna dahil olmuştur. Mason, plastiğe maruz kalmaya karşı bir önlem olarak cam veya paslanmaz çelik kaplardaki musluk suyunun tercih edilmesi yönünde giderek artan tavsiyeyi vurguladı.
Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri‘de yayınlanan çalışma, Columbia Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yürütüldü. Şişelenmiş sudaki nanopartiküllerin kimyasal yapısını tespit edebilen, sayabilen ve analiz edebilen yeni bir teknoloji geliştirdiler. Sonuçlar, şişelenmiş sudaki plastik parçacıkların gerçek sayısının önceden tahmin edilenden önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gösterdi.
Sağlıklı Bebekler, Parlak Gelecekler araştırma direktörü Jane Houlihan, bu parçacıkların özellikle bebekler ve gençler için oluşturduğu potansiyel sağlık risklerine dikkat çekti çocuklar. Çalışma, nanoplastiklerin bisfenoller ve ftalatlar gibi toksik kimyasalları vücuda taşıma yetenekleri de dahil olmak üzere insan sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin daha fazla araştırmanın yolunu açıyor.
Potansiyel sağlık risklerine ek olarak, çalışma aynı zamanda bu nanoplastiklerin kaynakları ve bunların hem şişe hem de musluk suyundaki yaygınlığı hakkında soruları da gündeme getiriyor. Bilim camiası bu konuları araştırmaya devam ettikçe, tüketicilere maruz kalmayı en aza indirmek için plastik kaplara ve ürünlere alternatifler düşünmeleri tavsiye ediliyor.